Sonuç Odaklı Programlar

İMALAT SANAYİNDE YEŞİL VE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

Amaç:

İmalat Sanayinde Yeşil ve Dijital Dönüşüm Programının amacı, bölgede dijitalleşme, verimlilik ve sürdürülebilir üretim kapasitesinin öne çıkan sektörlerde  (tekstil ve giyim ürünleri, makine ve teçhizat, gıda ve içecek ürünleri imalatı) artırılmasıdır. Bu kapsamda başta Büyük Menderes Havzasında yer alan sanayi işletmeleri olmak üzere bölgedeki işletmelerin yeşil ve dijital dönüşümü hedeflenmektedir.

Programın Özel Amaçları:

  1. Özel Amaç 1: Sanayi işletmelerinin dijital yetkinliklerinin artırılması
  2. Özel Amaç 2:   Su, enerji ve hammadde verimliliğinin artırılması
  3. Özel Amaç 3:   Endüstriyel kirliliğin önlenmesi

 

Arka Plan ve Müdahale Gerekçesi:

İmalat sektöründe dijitalleşme, verimlilik artışları ile değer zincirinin her aşamasında fayda yaratma potansiyeli taşımaktadır. Dijital teknolojiler kârlılığın, verimliliğin ve kalitenin üst seviyelere çıkarılmasında önemli teknolojiler olarak görülmektedir. Dijital teknolojiler birçok işin otonom bir şekilde yapılabilmesine olanak sağlamakla birlikte ek istihdam olanakları da sunmaktadır. Dijitalleşme alanında gelişmiş bölgeler ve işletmeler önemli fırsatlardan istifade ederken henüz dijitalleşme sürecinde ilerleme sağlayamamış bölgeler ve işletmeler ise önemli tehditler ile karşı karşıyadır. Bu kapsamda verimlilik artışı sağlamak ve istihdam piyasasına yönelik politika geliştirmek isteyen bölgeler dijital dönüşüme ilişkin stratejileri bölgesel kalkınma politikalarına entegre etmektedirler. Bu entegrasyon için ise yerel düzeyde kapsamlı verilere ihtiyaç duyulmaktadır.

Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA) ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) iş birliği ile 2021 yılında gerçekleştirilen “İmalat Sanayi İşletmelerinde Kurumsallaşma ve Dijitalleşme Düzeyinin Belirlenmesi Araştırması” kapsamında tekstil ürünleri imalatı, gıda ürünleri imalatı, giyim eşyaları imalatı ve makina imalatı olmak üzere öne çıkan 4 sektörde yer alan toplam 301 işletmeye uygulanan web tabanlı anket kapsamında aşağıdaki başlıklar altında farklı değişkenlere ilişkin sonuçlar elde edilmiştir:

•           Dijitalleşme Stratejisi ve Dijitalleşme Çabası
•           Dijitalleşmeye Yönelik İnsan Kaynağı
•           Dijital Olgunluk
•           Dijital Sistemlerin/Teknolojilerin Kullanımı ve Yatırım Yapılması Planlanan Alanlar
•           Dijitalleşme Sürecinde İşletmeyi Zorlayabilecek Konular

Araştırmada somut bir dijitalleşme stratejisi mevcut olan işletme sayısının düşük seviyede olduğu görülmekle birlikte henüz strateji çalışmalarına başlamayan işletmelerin büyük çoğunluğunun dijitalleşme çabası içerisinde olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonuçları dijitalleşme sürecinde işletmelerin önemli bir kısmının insan kaynaklarının yeterliliği noktasında sıkıntı yaşayacağını göstermiştir. Ciro ve çalışan sayısı bakımından büyük ölçekli işletmelerin insan kaynağı bakımından görece daha az sorun yaşayacağı görülmüştür. Nitekim dijitalleşme sürecinde işletmeleri en çok zorlayacak hususlara ilişkin olarak işletmeler bütçe ve insan kaynaklarının yetersizliğini öne sürmüştür. Çalışma kapsamında işletmelerin dijital olgunluk düzeyi de belirlenmiş ve yüksek dijital olgunluk düzeyine sahip işletmelerin toplam işletmeler içerisindeki payının yalnızca yüzde 5 olduğu görülmüştür. Araştırma kapsamındaki işletmelerin belirli bir ölçeğin üzerinde olması dikkate alındığında araştırma sonuçlarının TR32 Düzey 2 Bölgesindeki işletmelerin dijitalleşme düzeyinde üst grubu tanımladığı, diğer işletmelerin dijitalleşme düzeyinin daha da geride olabileceği değerlendirilmektedir. Elde edilen veriler kapsamında sektörler arasında karşılaştırma olanağı elde edilmiş olup bölgede tekstil sektörünün, giyim, gıda ve makine imalatı sektörlerine kıyasla dijital olgunluk düzeyinin yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Yeşil ve Dijital Dönüşüm Sonuç Odaklı Programı’nın ilk bileşeni olan dijitalleşme kapsamında kapasite geliştirme ve farkındalık etkinliklerinin düzenlenmesi, mentörlük desteği sağlanması, işgücü yetiştirme programları düzenlenmesi, faizsiz kredi desteği sağlanması gibi fonksiyonlar ile bölgedeki sanayi işletmelerinin dijitalleşme düzeyinin artırılması hedeflenmektedir.

Büyük Menderes Nehri Havzası, Türkiye'nin önemli sulak alanlarından biri olarak biyoçeşitlilik, su kaynakları ve yerel ekonomik faaliyetler açısından hayati bir rol oynamaktadır. Ancak bu bölgedeki sanayi işletmeleri, su tüketimi ve kirliliğiyle bu ekosistem üzerinde baskı oluşturabilmektedir. Özellikle tekstil sektörü gibi sanayi dalları, büyük miktarda su kullanmakta ve kimyasal atıklar üretmektedirler. Bu durum, bölgenin sürdürülebilirliği açısından risk oluşturmakla birlikte, su verimliliği ve kirliliğin azaltılması, hem işletmelerin hem de çevrenin geleceği için kritik bir adımdır.

Sanayi işletmelerinin su ve enerji verimliliği konularında önlem alması, bu bölgenin ekosistemi üzerinde olumlu etkiler yaratacaktır. Su verimliliği önlemleri, su kaynaklarının daha etkili bir şekilde kullanılmasını sağlayarak hem işletme maliyetlerini düşürecek hem de su kaynaklarını koruyacaktır. Aynı zamanda kimyasal madde kullanımının kontrol altına alınması ve atık yönetiminin geliştirilmesi, nehir ve çevresindeki su kaynaklarının kirliliğini azaltacaktır. Bu, bölgenin su kalitesini ve ekosistem sağlığını iyileştirmek için önemlidir.

Havzadaki sanayi işletmeleri, enerji tüketimi açısından büyük bir rol oynamaktadır.  Enerji tasarruflu ekipmanların kullanılması ve üretim süreçlerinin gözden geçirilmesi, işletmelerin enerji maliyetlerini azaltacak ve çevresel etkilerini minimize edebilecektir. Aynı zamanda yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, bölgenin karbon ayak izini azaltabilir ve iklim değişikliği ile mücadeleye katkıda bulunabilir. Sürdürülebilir üretim süreçleri ve atık yönetimi uygulamaları ise doğal kaynakların korunmasına yardımcı olarak bölgenin uzun vadeli sürdürülebilirliğine katkı sağlayacaktır.

Büyük Menderes Nehri Havzası'ndaki sanayi işletmeleri, su ve enerji verimliliğini artırarak, kirliliği azaltarak ve sürdürülebilir üretim sağlayarak bu değerli ekosistemi koruma ve sürdürülebilirliğe katkı sağlama potansiyeline sahiptir. Su ve enerji verimliliği önlemleri, ekosistem sağlığını iyileştirebilir ve su kaynaklarını koruyabilir. Aynı zamanda enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kullanımı, çevresel sürdürülebilirliği artırırken işletmelere rekabet avantajı kazandırabilir. Bu çabalar, sadece sanayi işletmelerinin değil, aynı zamanda Büyük Menderes Nehri Havzası'nın sürdürülebilirliği için de kritik bir öneme sahiptir.

Bu çerçevede Yeşil ve Dijital Dönüşüm Sonuç Odaklı Programının Yeşil Dönüşüm bileşeni kapsamında imalat sanayi işletmelerinde yeşil dönüşüm eğilimlerinin araştırılması, endüstriyel simbiyoz olanaklarının belirlenmesi, verimlilik ve yeşil dönüşüm temalı farkındalık etkinlikleri düzenlenmesi, yönetim danışmanlığı programı ile mentörlük sağlanması, faizsiz kredi desteği ile yatırımların teşvik edilmesi ile bölgede üretim süreçlerinde verimliliğin artırılması ve kirliliğin önlenmesi hedeflenmektedir.

ÜRETİCİ ÖRGÜTLERİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ

Amaç:

Programın genel amacı, üretim odaklı kooperatiflerin ve birliklerin rekabet gücünün geliştirilerek kırsal alanda gelir düzeyinin artırılmasıdır.

Programın Özel Amaçları:

  1. Kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi
  2. İşleme, paketleme, depolama süreçlerinin iyileştirilmesi
  3. Markalaşma ve pazarlama kapasitesinin artırılması
  4. Verimlilik odaklı teknoloji ve dijitalleşme yatırımların artırılması

 

Arka Plan ve Müdahale Gerekçesi:

Ülkemizdeki az gelişmiş yörelerin sürdürülebilir kalkınması, gelir dağılımındaki adaletin sağlanması gibi sorunların iyi organize olmuş, etkin işleyen bir kooperatifçilik mekanizması ile çözüme ulaşabileceği öngörülmektedir. Etkin işleyen bir kooperatifçilik ile kırsal bölgede yaşayan nüfusun geliri, istihdamı ve yaşam standardı artacak, dolayısıyla verimli çalışan kooperatifler bir yönüyle kırsal kesimden kentlere olan kontrolsüz göçün önünde bariyer görevi görecektir. Bu bağlamda On Birinci Kalkınma Planı'nda da ortak iş yapma kültürüne, sermaye birikimine ve gelir dağılımına olumlu katkıları açısından önem taşıyan kooperatifçiliğin geliştirilmesi ihtiyacı bulunduğu belirtilmektedir. Ayrıca plan döneminde bireylerin ve küçük işletmelerin ekonomik ve sosyal refaha katkılarını artırmak üzere kooperatifleşme faaliyetlerinin özendirilmesi gerektiği belirtilmektedir.

Ülkemizde kooperatifçiliğin yoğun olarak yapıldığı bölgelerden birisi olan TR32 Bölgesi’nde kooperatiflerin üretim, pazarlama, finansman ve yönetim süreçlerinde sıkıntılar yaşandığı gözlenmektedir. TR32 Düzey 2 Bölgesi 2024-2028 Bölge Planı’nda Üretici örgütlerinde dijital yetkinliklerin artırılması, Üretim odaklı kooperatiflerin üniversite, araştırma merkezi ve kamu kurumları ile ortak çalışmalar yürütülmesinin teşvik edilmesi, Küçük ölçekli tarımsal işletmelerin ve kadın girişimcilerin kooperatifleşmek suretiyle ölçek ekonomisinden yararlanmasının sağlanması ve Üretici örgütleri arasında ortaklık ve iş birliklerinin teşvik edilmesi tedbirleri yer almaktadır.

Ajansımız kooperatiflerin mevcut durumunun derinlemesine analizi, rekabet potansiyeli ve gelişme yönünün değerlendirilmesine yönelik olarak “Güney Ege Bölgesi’nde Üretim Odaklı Kooperatiflerin Mevcut Durumu ve Gelişme Stratejileri” çalışmasını hazırlamıştır. Tarımsal kalkınma kooperatifleri, su ürünleri kooperatifleri, küçük sanayi sitesi yapı kooperatifleri, küçük sanat kooperatifleri, üretim pazarlama kooperatifleri ve kadın girişimi işletme kooperatifleri çalışmanın kapsamını oluşturmuştur. Bölgemizdeki üretim odaklı kooperatiflerin yaklaşık %80’ini tarımsal kalkınma kooperatifleri oluştururken, %8’ini su ürünleri kooperatifleri oluşturmaktadır. Bölgede üretim odaklı faaliyet gösteren ve 590 kooperatif içinden tabakalı örnekleme yaklaşımına göre 159 kooperatif yöneticisiyle görüşme olanağı bulunmuştur.

Türkiye’de, il/ilçe düzeyinde kooperatiflere yönelik gerçekleştirilen örnek bir mevcut durum analizi ve strateji çalışması niteliğinde olan çalışma, geniş kapsamlı bir anket uygulamasının yanı sıra kooperatif yöneticileri ile yapılan yüz yüze görüşmelerin sonuçlarını da içermektedir.  Yapılan çalışma sonucunda bölgemizdeki kooperatiflerin, programın müdahale alanlarını oluşturacak aşağıdaki başlıklar altında sorunlarla karşılaştığı gözlenmiştir:

Yönetim ve Organizasyon Kapasitesi

•           Tam zamanlı profesyonel çalışan oranının azlığı,
•           Yönetim ve çalışanlar için alınan eğitimlerin azlığı,
•           İş tanımları, iş planlarına ilişkin dokümantasyon eksikliği,
•           Denetim mekanizmasının etkin çalışmaması

Güney Ege Bölgesi’nde Üretim Odaklı Kooperatiflerin Mevcut Durum Analizi ve Gelişme Stratejileri çalışması çıktılarına göre kooperatiflerin yaklaşık %73’ünde organizasyon ya da yönetim şeması bulunmazken yaklaşık % 80’inde ise iş tanımları ve planlarına ilişkin dokümantasyonun bulunmadığı dikkat çekmektedir. Bu durum kooperatiflerin yönetim ve organizasyonundaki etkinlik sorununa işaret etmektedir. Bölgemizdeki üretim odaklı kooperatiflerin yöneticilerinin eğitim düzeyi incelendiğinde kooperatif başkanlarının %48,4’ünün ilkokul mezunu, %6,9’unun ise lisans mezunu olduğu görülmektedir. Aynı zamanda “son 3 yıl içerisinde yönetim ve çalışanlar için eğitim alan” kooperatifler, görüşülen kooperatiflerin yalnızca %34’ünü oluşturmaktadır. 

Üretim Süreçleri:

•           Soğuk hava ve depolama imkânlarının yetersizliği,
•           Üretim yöntemi ve teknolojileri konusunda güncel bilgileri takip edememe,
•           Üretimde yeni yöntemler kullanılamaması,
•           Ürünleri işlenmiş ürüne dönüştürememe

Güney Ege Bölgesi’nde Üretim Odaklı Kooperatiflerin Mevcut Durum Analizi ve Gelişme Stratejileri çalışması çıktılarına göre görüşülen kooperatifler içerisinde Muğla’da bulunan kooperatiflerin yaklaşık olarak % 9’u ve Aydın’da bulunan kooperatiflerin yaklaşık olarak % 7’si ürünlerini işlenmiş ürüne dönüştürmektedir. Denizli’de bulunan kooperatiflerin % 53’ü, Muğla’da bulunan kooperatiflerin % 39’u ve Aydın’da bulunan kooperatiflerin % 14’ü üretimlerini işlenmiş ürüne dönüştürmeyi planlamaktadır. Çalışma kapsamındaki kooperatiflerin % 9,4’ ü diğer kooperatiflere göre üretimde farklı bir yöntem kullandıklarını belirtmektedir.

Pazarlama Süreçleri:  

•           Pazarlama faaliyetlerinde kullanılan araçların yetersizliği,
•           Dağıtım kanallarında komisyonculara bağımlılık,
•           İhracat yapamama, marka ve coğrafi işaret eksikliği

Bölgemizde, ürünlerini işlenmiş ürüne dönüştüren kooperatiflerin % 80’i ürünlerin satışını doğrudan tüketiciye yapmaktadır. Ürünlerini işlenmiş ürüne dönüştürmeyen kooperatiflerin ise % 15,7’si satışını doğrudan tüketiciye yapmaktadır. Ürünlerinin satışını toptancıya yapan kooperatiflerin % 63’ü ürünlerin satışından kaynaklanan tahsilat sorunu yaşamaktadır. Yapılan saha çalışması verilerine göre TR32 Bölgesi’nde faaliyet sürdüren kooperatiflerin %1,4’ü ihracat yaptığını belirtmiştir.

Finansal Kapasite:

•           Kredi/teşvik/hibe mekanizmalarından yararlanamama,
•           Mevcut sermaye yetersizliği, banka kredilerinden yararlanamama,
•           Tahsilat sorunları

Görüşme yapılan kooperatiflerin sadece %37’si devletin teşvik, kredi ya da hibe desteklerinden yararlanmıştır. Kooperatiflerin çoğunluğu finansman ihtiyacı için öz kaynaklarını kullanmakta, ikinci olarak da kamu bankalarını tercih etmektedirler. Görüşülen kooperatiflerin  % 21’i mevcut sermayelerini yeterli bulurken, % 79’u sermayelerini yeterli bulmamaktadır. Görüşme yapılan kooperatiflerden sadece % 17’si son 3 yılda banka kredisi kullanmıştır ve çoğunlukla kamu bankaları tercih edilmiştir. Kooperatiflerin yaklaşık % 30’u ürünlerinin satışından kaynaklanan tahsilat sorunu yaşamaktadır. Bu doğrultuda; üretici örgütlerinde ortaya çıkan sorunlar ve bu sorunlara yönelik müdahale alanları doğrultusunda “Üretici Örgütlerinin Güçlendirilmesi” Sonuç Odaklı Programı tasarlanmıştır.

SOP kapsamında en önemli risk, üretim odaklı kooperatif ve birliklerin kurumsal kapasitesinin zayıf olmasıdır. Bu doğrultuda Ajans tarafından verilecek eğitim ve danışmanlıklarla, üst birlikler ve çatı kuruluşların katkı ve yönlendirmeleriyle risklerin bertaraf edilmesi öngörülmektedir. Bu kapsamda 2021-2023 yıllarını kapsayan “Üretici Örgütlerinin Güçlendirilmesi” sonuç odaklı programı kapsamında 2020 Yılında Kooperatif ve Birliklerin Güçlendirilmesi Mali Destek Programı ile 32 projeye 13 Milyon TL destek sağlanmıştır. Ayrıca bölgedeki üretici örgütlerine yönelik 128 kooperatife kapasite geliştirme eğitimleri hizmeti sunulmuştur. 225 kooperatif üyesine kooperatiflere yönelik devlet destekleri ile ilgili bilgilendirme gerçekleştirilmiştir. 40 kooperatif üyesine yönelik iyi uygulamaların tanıtımı kapsamında teknik gezi düzenlenmiştir. 9 kooperatife ulusal pazara erişim sağlanması amacıyla çalışma yürütülmüştür. 11 kooperatifin Yörex Fuarına katılımı desteklenmiştir. 4 kooperatife yönetim danışmanlığı programı kapsamında mentörlük hizmeti sunulmuştur. Son olarak güdümlü proje desteği kapsamında Apiterapi Ürünleri İşleme Merkezi, Yerelde Kırsal Kalkınma Modeli: Aydın ve İzmir İllerinde Bulunan Pamuk Üreticilerine Yönelik Lisanslı Depo Kurulumu Güdümlü Projeleri yürütülmektedir.

ALTERNATİF TURİZMDE YENİ DESTİNASYONLAR

Amaç:

Alternatif Turizmde Yeni Destinasyonlar Sonuç Odaklı Programının amacı; Güney Ege Bölgesi’nde Alternatif Turizm (geleneksel kıyı turizminin dışında kalan turizm türleri) potansiyelinin harekete geçirilerek, turizm faaliyetlerinin iç kesimlere yaygınlaştırılması ve turizm gelirlerinin artırılmasıdır.

Programın Özel Amaçları:

  1. Alternatif turizm faaliyetlerinin erişilebilirliği, çeşitliliği ve çekiciliğinin artırılması
  2. Destinasyon yönetimi kapasitesinin güçlendirilmesi
  3. Turizm öğelerinin tanıtımında dijital teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılması

Bu kapsamda doğal zenginlik, aktivite çeşitliliği ve kültürel varlık potansiyeli bakımından zengin ilçelerin ziyaretçi ve geceleme sayılarının artırılması öngörülmektedir. 

Arka Plan ve Müdahale Gerekçesi:

2024-2028 TR32 Bölge Planı’nda “Üretim ve turizmde çok merkezli büyüyen, küresel değer zincirinin güçlü halkası Güney Ege” vizyonu ile yola çıkılmış; “Turizm Hareketliliğinin Bölge Geneline Yayılarak Artırılması” stratejik önceliği çerçevesinde “Turizmde hizmet kalitesinin artırılması” ve “Turizmde ürün ve hizmet çeşitliliğinin artırılması” hedefleri belirlenmiştir.

Güney Ege’nin hâlihazırda ülkenin en fazla turist çeken üç bölgesi arasında yer alması, ortalama geceleme sayısının ülke ortalamasının üstünde olması ile turizm tesisi ve yatak kapasitesi bakımından yaklaşık %16’lık ülke payı gibi unsurlar, alternatif turizm potansiyelinin değerlendirilmesi gerekliliği bakımından önemli fırsatlar oluşturmaktadır. Tüm bu olumlu hususların yanında, bölgede turizm sezonunun Haziran-Eylül dönemine sıkıştığı ve deniz-kum-güneş turizmi dışındaki turizm türlerinin potansiyelinin istenen düzeyde değerlendirilemediği görülmektedir (Şekil 1-2).

Şekil 1:Turizm Sektöründe İstihdamın Aylara Göre Dağılımı

 

Şekil 2:Turizm Sektöründe Gecelemenin Mekânsal Dağılımı

 

2023 yılı verilerine göre Güney Ege Bölgesi’nin toplam yatak kapasitesi 316.462 ile ülkenin toplam yatak kapasitesinin yüzde 16’sına sahiptir. Bölgede toplam 3.335 adet işletme ve basit belgeli turizm konaklama tesisi bulunmaktadır. Türkiye’deki konaklama tesislerinin yüzde 16’sı bölgede yer almaktadır. Bölgede turizm sektörünün bölgenin kıyı şeridinde yoğunlaştığı ve yaz aylarına sıkıştığı Şekil 1 ve Şekil 2’de görülmektedir. Bölge planında “Turizm Hareketliliğinin Bölge Geneline Yayılarak Artırılması” stratejik önceliği bu doğrultuda ele alınmaktadır.

Özellikle uluslararası turizm talebinin yapısındaki değişiklikler, kentlerden doğaya yöneliş, çevre konularına karşı artan ilgi, kitle turizmine bir reaksiyon olarak ve farklılık arayışı ile ortaya çıkan alternatif turizm günümüzde turizm sektörünün hızla gelişen bir alt sektörü olmuştur. Yaz aylarında kıyı şeridinde yoğunlaşan deniz-kum-güneş turizminin alternatifi olarak görülen alternatif turizm, Güney Ege Bölgesi gibi tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleri ile öne çıkan bölgelerde turizm gelirlerinin iç kesimlere çekilmesi için önemli bir araç olarak görülmektedir.

2019 yılında tamamlanan Güney Ege Bölgesi alternatif turizm envanteri çalışması kapsamında Aydın, Denizli ve Muğla’nın ilçelerinde alternatif turizm öğelerinin alt ve üst yapı ihtiyaçları, daha fazla turist çekmesinin önündeki engeller, cazibe merkezi haline gelmesi için yapılması gerekenler belirlenmiştir. 2021 yılında yapılan “Güney Ege Ekoturizmde Yeni Destinasyonlar Hedef Pazar Analizi” çalışması ile olası pazar imkânları ve öne çıkabilecek ürünler belirlenmiştir.  2024-2028 TR32 Bölge Planı hazırlık çalışmaları kapsamında, alternatif turizm alanında çeşitli araştırma raporları hazırlanmış, çalıştaylar ve sektör paydaşları ile iş birliği içerisinde birçok faaliyet gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte mali destek programları aracılığı ile doğa turizmi, spor turizmi, kültür turizmi, medikal turizm ve diğer alternatif turizm temalarında çeşitli projeler yürütülmüş ve bölgede alternatif turizm alanlarının çekiciliği ve aktivite çeşitliliğini artırma hedefi doğrultusunda önemli düzeyde altyapı oluşturulmuştur. Tüm bu çalışmalar kapsamında bölgesel düzeyde alternatif turizm farkındalığının ve bu alandaki yatırımların artırılması sağlanmıştır.

Geçmiş dönem faaliyet ve projeleri, turizm çeşitliliğinin artırılmasına katkı sağlamıştır. Ancak bölgede turistik öğeleri, değer zincirinde yer alan ürün ve hizmetler ile bütüncül bir şekilde ele alan belli bir odak ve tema içeren destinasyonlar ve rotalar oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda doğal zenginlik, aktivite ve kültürel varlık potansiyeli bakımından görece üstün ilçelerin rekabet edebilir alternatif turizm destinasyonları haline getirilmesi ve mevcut rotaların güçlendirilmesi hedeflenmiştir.